VÂCİP
• Arapça, vucüp “gerekli olmaktan” vâcip. Dînî bakımdan farzdan sonra gelen ve yapılması zarûrî , terki câiz olmayan ilâhî emir. (Ayverdi)
• Sözlükte “lâzım, gerekli, lüzumlu” anlamına gelen vâcib, bir fıkıh kavramı olarak, yapılması kesin ve bağlayıcı bir şekilde istenen fiildir… (Diyanet)
• Yapılması gerekli olan. Müslümanlıkça yapılması gerekli olan. (TDK)
• Sözlükte “düşen; meydana geldiği kesinlikle bilinen; sabit, bağlayıcı, gerekli”… (TDV İslâm Ansiklopedisi, vacip maddesi)
• Mecburi, farza yakın hüküm. (Sevinçgül)
• Arapça wcb kökünden gelen wâcib “borç, ödev” sözcüğünden alıntıdır. (Nişanyan)
~
“Farz ile eş anlamlı, Hanefîler’e göre delilinin zannî olması sebebiyle ondan bir derece aşağıda olan teklifî hüküm anlamında fıkıh usulü terimi… Fakihlerin çoğunluğu bu terimi farz ile aynı mânada kullanırken Hanefîler, bir fiilin yapılmasının kesin ve bağlayıcı tarzda istendiğini gösteren delil kat‘î ise bunu farz, zannî ise vâciple ifade ederler.” (TDV İslâm Ansiklopedisi, vacip maddesi)
Elmalılı Kevser sûresi ikinci ayetinin tefsirinde vacip için şöyle demektedir: “…Hanefi fıkhında mâlûm olduğu üzere şüpheli delil ile sabit mânâsına vâcip te denilir ki, farz benzeri demektir.”
[“Şafii, Maliki ve Hanbeli fıkıh ulemasına göre farz ve vâcip kavramları ıstılâhî olarak eş anlamlıdır. Dolayısı ile herhangi birinin tarifi, bir diğerinin tarifini ifade etmektedir. Bununla birlikte farz ve vâcip kavramlarının arasında ayrım gözetmeyenlerin bu kavramları ele aldıkları eserlerinde, genellikle vâcip kavramını kullanmayı tercih ettikleri görülecektir…
Hanefi fıkıh âlimlerinin farz ve vâcip kavramlarını ayrı değerlendirdiklerini belirtmiştik. Zira onlar farz için Allah’ın kesin delil ile (kat’i) yapılmasını talep ettiği fiiller; Vâcip için ise Allah’ın zannî bir delil ile yapılmasını talep ettiği filler tanımlamasını yapmışlardır. Örneğin Namaz kesin deliller ile sabit olduğu için farz, kurban kesmek ise zannî bir delil ile emredildiği için vâcip kabul edilir. Bu tanımın kaynağını Debbusi’ye (ö.430/1038) dayandırmak mümkündür…”] (Baylu)
“Ahmed b. Hanbel’e nisbet edilen bir görüşe göre, Kur’an’da yapılması emredilen fiillere farz; sünnette emredilenlere ise vâcip denilir.” (İlmihal, vacip maddesi)
YARARLANILAN ESERLER
(Ayverdi), İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük 2011
(Diyanet), Dînî Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 2006
(TDK), Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük
(Sevinçgül), Ömer Sevinçgül, Küçük Lügat 2005
(Nişanyan), Sevan Nişanyan, Nişanyan Sözlük, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi
(Elmalılı), Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’an Dili Sadeleştirenler; Prof. Dr. İsmail Karaçam, Yrd. Doç. Dr. Emin Işık, Yrd. Doç. Dr. Nusrettin Bolelli, Abdullah Yücel 2011 (Tefsir)
(Baylu), T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslâm Bilimleri Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi “Bedâiu’s-Sanâi’ Fi Tertibi’ş-Şerâi’ ve Bidâyetü’l Muktasid Bağlamında İbadetlerde Rükün ve Şartlar” Cumali Baylu 2501120881 Tez Danışmanı Yrd: Doç. Dr. Abdullah Tırabzon, İstanbul 2016
(İlmihal), İlmihal, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. H. Yunus Apaydın, Diyanet İşleri Başkanlığı
Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Prof. Dr. Mehmet Kanar,