İBADET

İBÂDET

• İnsanın tek tanrılı dinlerde Allah’a, diğer din ve inanışlarda ise inanıp bağlandığı kudrete kulluğunu göstermek üzere yaptığı hareketler, tapma, tapınma. (Ayverdi)

• İbadet; boyun eğmenin, itaat etmenin, saygı göstermenin ve kulluğun en son noktasıdır. (Diyanet)

• Şeriat (İslâm hukuku) dilinde ibâdet, niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan ve yüce Allah’a yaklaşmayı ifade eden özel itaattir. (Elmalılı, 1/5 tefsirinden)

• Tapınma, belirli ritüelleri ifâ etme; kulluk; kişinin yaşantısını inan­cından kaynaklanan şekilde disiplinize etmesi ya da belirlemesi. (Mehmet Aydın)

• Kulluk, Allah’ın emirlerini yerine getirme ve yasaklarından kaçınma. (Sevinçgül)

• Sözlükte “boyun eğme, alçak gönüllülük, itaat, kulluk, tapma, tapınma” anlamlarına gelen ibâdet dînî bir terim olarak insanın Allah’a saygı, sevgi ve itaatini göstermek, O’nun hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle ortaya koyduğu belirli tutum ve gerçekleştirdiği davranışlar için kullanıldığı gibi daha genel olarak aynı mahiyetteki düşünüş, duyuş ve sözleri de ifade eder; ancak kelimenin dînî içerikli belli ve düzenli davranış biçimleri için kullanımı daha yaygındır. (TDV İslâm Ansiklopedisi)

• Arapça “ibâda(t)” 1. hizmet etme, kulluk, 2. tapma, tapınma; “abada” kulluk etti.

Not: Arapça fiil abd “kul, köle” adından denominatiftir (isimden türetilmiş). Diğer Sami dillerinde bd kökü “çalışmak, hizmet etmek, köle olmak” anlamında olup, “tanrıya tapınma” anlamı Arapçaya mahsustur. (Nişanyan)

~

“İbadet: Kulun Allah’a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimleri için kullanılan terim…

Kur’ân-ı Kerim’de ve hadislerde kulun Allah’a saygı ve itaatini ifade etmek üzere “nüsük, dua, hudû‘, huşû‘, anve, rükû, secde, kunût, tesbih, şükür” gibi kavramların da yer yer ibâdetle aynı veya yakın anlamda kullanıldığı görülür. Nitekim sözlüklerde bu kelimelere de “boyun eğme, alçak gönüllülük” anlamı verilir ve bunlardan bazılarının ibâdet anlamında kullanıldığı belirtilir…

İbadet çeşitli dinlerde ve dillerde farklı kavramlarla ifade edilmiş, değişik biçimlerde anlaşılıp uygulanmıştır…

Her dînî kültürün kendi terminolojisinde ibâdet fenomenini ifade etmek üzere seçtiği kelimelere ait anlamların ortak noktasının; acziyet, sığınma, yüceltme, sevgi ve korku gibi duygularla bir tanrıya veya tabiat üstü varlıklara yönelmek, bu varlık veya varlıklara saygı ifadesi olmak üzere belli davranışları yerine getirmek olduğu söylenebilir…” (TDV İslâm Ansiklopedisi, İbadet maddesi)

~

“Ben, cinleri ve insanları bana ibâdet etmeleri dışında bir şey için yaratmadım.” (Öztürk, 51/56)

“Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibâdet yolu verdik…” (Diyanet Tefsiri, 22/67)

         Kur’an, her topluma bir peygamber ile bir ibâdet tarzı, bir inanış yolu yani bir din gönderdiğini bildirmektedir. Kaynağı bilinsin ya da bilinmesin her toplumun kendilerince bir inanış ve ibâdet tarzlarının olduğu literatürde geçmektedir.

“Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın…” (Elmalılı, 4/36)

“Sana yakîn/kesin bilgi ya da ölüm gelinceye kadar Rabbine ibâdet et!” (Bayraklı, 15/99)

         Hakikate ulaşabilmek için, ibâdetle ilgili ritüeller, metodolojik olarak uygulanabilecek önemli ve benzeri sistemler içinde en zengin çeşitliliğe ve içeriğe sahip yardımcı araçlardır. İlk insandan bu güne peygamberler ve vahiy yoluyla formülize edilmiş ibâdetlerden maksat, birbirine saygılı, birbiriyle uyumlu fertlerden oluşan, paylaşımcı, sosyolojik açıdan dengede, barış, adalet ve refah içinde yaşayan mutlu huzurlu bir toplum oluşturmaktır. Bu şekilde yaşayanların ahirette umut ettikleri ödül de, orada da iyi bir konuma sahip olabilmektir.

Tartışma

         İbadet ve kulluğu daha iyi anlayabilmek için anne ve babaların evlatlarına bakış açılarına ve onlardan beklentilerine bakmak yararlı olabilir. Bundan maksadımız elbette kıyas olamaz.

“Kendini bilen (kendini tanıyan/nefsini bilen), rabbini bilir” veciz sözünden hareketle böyle bir yaklaşımda bulunmak istedik. Tabii ki çocuklarını geleceklerinin teminatı, yaşlılık sigortası olarak görenler değerlendirme dışındadır.

        Çocukların dünyaya açılan kapıları, emanetçisi ve yetiştiricisi olan anne ve babalar esas itibarıyla:

-Çocuklarının bunun farkında olmalarını isterler…

-Mutlu olmalarını isterler…

-Saygılı, sevecen ve düşünceli olmalarını isterler…

-İyi ahlaklı, örnek davranışlı, saygın bireyler olmalarını isterler…

-Eğitimli, akıllı, sorgulayıcı, çalışkan olmalarını isterler…

-Cömert, yardımsever, paylaşımcı olmalarını isterler…

-Hakka hukuka saygılı, âdil aynı zamanda cesur olmalarını isterler…

Çocuklarının bazı davranışlarıyla ve sözleriyle bunları göstermelerini isterler… görmek isterler.

         İşte bu nokta, ibâdet kavramıyla anlatılmak isteneni, zihnimizde canlandırmamıza yardımcı olabilir.

~

         Allah’ın kulundan yapmasını istediği ya da yapmasına izin verdiği sosyal, ekonomik, etik, bedeni, kalbi her şey ibâdet kapsamında değerlendirilebilir. İbadetin tam bir teslimiyet, saygı ve istekle olması, değerini arttırır maneviyatı güçlendirir.

         Teslimiyet ve saygı için; yapılan işe odaklanma, yoğunlaşma gereklidir. Bilmediğimiz olası yol ve yöntemler, özel durumlar ayrı tutulmak kaydıyla; yapılanın ne olduğunu, neden yapıldığını, söylediğinin ne anlama geldiğini az da olsa bilmeyen, özümseyemeyen, idrak edip kalbinin derinliklerinde hissedemeyen, nasıl onunla bütünleşip huşû içinde ibâdet edebilir ki.

         Kur’an’ın tamamını öğrenmeye anlamaya çabalamak kişinin yeteneklerine, bulunduğu ortama, olanaklarına, isteğine bağlı olarak  bir ömür gerektirebilir, bazen ömür bile yetmeyebilir. Ne bunun arkasına saklanıp anlamaya çalışmaktan vazgeçmeli, ne de birkaç âyet öğrenip işi çözdüğümüz zannına kapılmalıyız. Bu süreç kısa bir koşu ya da bir maraton olarak değerlendirilmemelidir. Bu süreç azim ve çaba gerektiren uzun bir yürüyüştür…

~      

         İbadetin özü; yükümlülükleri, olabildiğince önyargısız bir kafa ve arınmış bir kalp ile, gönülden gelerek, samimiyetle yerine getirmek olduğuna göre, bu konuda elden gelen çabanın gösterilmesi, muhakkak ki çaba göstermeyenlere göre daha iyi daha güzel daha yararlı sonuçlar doğurur.

         Bu uygulamayı, gerek işimizle ilgili yükümlülükleri yerine getirirken gerek ikili ilişkilerimiz sırasında hatırda tutmamız, günlük yaşantımızda daha başarılı daha mutlu olmamıza da yardımcı olacaktır.



YARARLANILAN ESERLER

(Ayverdi), İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük  2011

(Diyanet), Dînî Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 2006,

(Elmalılı), Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’an Dili Sadeleştirenler; Prof. Dr. İsmail Karaçam, Yrd. Doç. Dr. Emin Işık, Yrd. Doç. Dr. Nusrettin Bolelli, Abdullah Yücel 2011 (Tefsir)

(Mehmet Aydın), Prof. Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Nüve Kültür Merkezi 2005

 (Sevinçgül), Ömer Sevinçgül, Küçük Lügat 2005

(TDV İslâm Ansiklopedisi), Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi 

(Nişanyan), Sevan Nişanyan, Nişanyan Sözlük, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi

(Öztürk), Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an-ı Kerim Meali

(Diyanet Tefsiri), Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Ankara 2003

(Bayraklı), Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Meali, Bayraklı Yayınları 2007

Felsefe Ansiklopedisi, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kitabevi

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Prof. Dr. Mehmet Kanar

Büyük Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu