ÂYET

• Kur’an-ı Kerim’i meydana getiren kelime ve cümlelerden her biri. Kimsenin inkâr edemeyeceği alamet, işaret, nişan. (Ayverdi)

• Sözlükte açık alamet, işaret, emare, iz ve nişane demektir… (Diyanet) 

• Âyet: Arapçada burhan, alamet, nişan eser demektir. Kur’an-ı Kerim’in her bir cümlesi… (Cebecioğlu)

• Âyet, alamet, bellik, simge gibi mânâlara gelir. Hem Kur’an’daki her bir cümleye, hem de kâinatta Allah’ı bildiren ve tanıtan her bir esere denir. (Sevinçgül)

• Arapça âyat “1. işaret, simge, sinyal, alamet, 2. Kuran sözü” sözcüğünden alıntıdır. (Nişanyan)

• Kur’an sûrelerini oluşturan cümle ve cümlelerin her birine verilen ad. Belirti, işaret veya iz anlamlarına gelen âyet terimi Kur’an’da, kainatta Allah’ın varlığına işaret eden her şey için de, kullanılmaktadır. Arapçada delil, işaret, alamet anlamlarına gelmektedir. Istılahta, Allah’ın kelamına verilen bir isimdir. Kur’an-ı Kerim’de geçen müstakil cümleye bir âyet denmiştir… (Mehmet Aydın)

• Âyet sözlükte, herhangi bir şeyin varlığını gösteren alamet anlamını ifade etmektedir. Buna bağlı olarak açık işaret, delil, ibret ve mucize gibi anlamlarda da kullanılmıştır. (Demirci)

~

“… Fâtiha sûresinin başındaki besmele dâhil, Kur’ân da 6236 âyet vardır. Diğer sûrelerin başlarındaki besmeleler, sûreleri birbirinden ayırmak için konulmuştur, o sûreden birer âyet değildir… Âyetlerin sûrelerdeki dizilişi vahiy ile belirlenmiştir… İlk inen âyetler Alâk sûresinin ilk beş âyetidir. Son inen âyetler hakkında görüş birliği yoktur…” (Diyanet Dînî Kavramlar Sözlüğü, âyet maddesi)        

[ “Kur’ân-ı kerimin âyetleri, nâzil oldukları yer ve zamana göre Mekkî ve Medenî diye ikiye ayrılırlar. Bu konuda çeşitli görüşler bulunmakla beraber, çoğunluğun görüşüne göre, yer ve zaman itibariyle nerede ve ne zaman nâzil olurlarsa olsunlar, hicretten önce nâzil olanlara Mekkî (yani, Mekke’de nâzil olmuştur) hicretten sonra nâzil olanlara da Medenî (yani Medine’de nâzil olmuştur) denir. Görüldüğü gibi bu ayırımda hicret olayı esas alınmıştır. Mekki ve Medeni âyetler, gerek muhteva gerekse diğer hususlarda bir kısım ayrı özellikler taşırlar. Bu özellikleri bilenler, âyetin Mekki veya Medeni olduğunu anlarlar.

Mekkî âyetler, Allah’a eş koşmaya ve putperestliğe karşı yoğun bir hücum ifadesi taşırlar. İnsanları, Allah tarafından gönderilen vahye, Peygamberin davetine ve Allah’ın hidayetine çağırırlar. İnsanları kötülüklerden sakındırıp hayra yöneltirler. İnkârı, fâsık lığı, isyanı, cehaleti, huy kabalığını, kalp çirkinliğini, katı sözlülüğü ve benzeri menfî davranışları çirkin gösterirken, insanlara imanı, itaati, nizamı, ilmi, sevgiyi ve acımayı telkin ederler. Kalp ve dil temizliğini sevdirirler. Mekkî âyetler şekil bakımından kısa fakat mânâ bakımından çok vecizdirler. Kur’ân’ı kerim, edebiyatın ve her çeşit söz sanatının ileri olduğu o dönemde bütün şair ve edipleri âciz bırakmıştır. Kur’an âyetlerinin bir benzerini kimse yapamamış ve onların anlamına yakın bir mânâyı da kimse bulup ifade edememiştir. Bunu şu ana kadar kimse yapamadığı gibi bundan sonra da yapamayacaktır.

Medenî âyetlere gelince: Bu âyetler, teşriî inceliklerden, hükümlerin tafsilâtından, medeni, cezai, iktisadi, siyasi hükümlerden bahsederler. Devletler hukukundan, şahsi haklardan, ibâdet ve muamelâttan bahisle bu hususların nasıl yerine getirileceğini beyan ederler. Medenî âyetler, ehli kitap olan Yahudi ve Hıristiyanları İslâm’a davet eder, onların bâtıl inançlarını reddederler. Onların, daha önce gönderilmiş olan ilâhî kitaplarda yapmış oldukları tahrifatı haber verirler. Medenî âyetlerde muamelatla ilgili meseleler detaylı olarak anlatılır. Tarihte yaşamış ümmetlerin durumları beyan edilir. Bunların, Allah tarafından gönderilen Peygamberleri inkâr etmeleri sebebiyle başlarına gelen ilâhî azaplar açıklanır. Onların başlarına gelen felaketleri ibret olarak ortaya koyar ve bu âyetler, aynı hataya düşerek aynı korkunç akıbetle karşılaşmamamız için bizi uyarırlar.” ] (Taberi Tefsiri, Fatiha suresi giriş bölümü)

“…Kur’an’ın en uzun âyeti müdayene âyeti diye bilinen Bakara sûresinin 282. âyeti, en kısa âyetleri de Yâsin 36/1; Rahman 55/1, 64; Müddesir 74/21; Fecr 89/1; Duha 93/1; Asr 103/1. âyetleridir…” (Demirci)

Tartışma

         Kur’an da altı binin üzerinde fakat değişik sayılarda âyet olduğu söylenmiştir. Bâzı âyetlerin bölünmüş olarak iki âyetmiş gibi sayılmaları ya da tersi durumlardan; besmelenin âyetten sayılması veya sayılmamasından v.b. sebeplerle âyet sayısıyla ilgili farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Otoriteler numaralandırmayla ilgili farklılığın ötesinde, metin olarak fazlalık ya da eksikliğin söz konusu olmadığını belirtmektedirler.

         Her âyet, o günlere ait bir konu, bir olay, bir sorun ile ilgili olarak inmiş olmakla beraber, tüm zamanları kapsar, ışık tutar, yol gösterir.

         Elmalı 2/164 tefsirinde, fiili ve sözlü olmak üzere iki çeşit âyet olduğundan bahseder. “Sözlü âyet” Kur’an’ın, yaratılışla ilgili fiili âyetlerin birçoğunu özetleyip gösterdiğini, “fiili âyet”lerin sözlü âyetlerin tefsiri olduğunu söyler.

         Âyetler, bir harf, bir kelime ya da bir veya birkaç cümleden oluşmuşlardır. Güneş ve ay gibi dünya, insan, irili ufaklı canlılar da Allah’ın delili, işareti olmaları itibarıyla âyettirler. Kendi başına dengeli bir şekilde faaliyetini devam ettirebilen gözle görülecek kadar büyük ya da görülemeyecek kadar küçük sistemler Allah’ın cümleleri, âyetleridirler. Her bir âyet Kur’an’dır, Kur’an Allah’ın koruması altındadır.

“Bu Kur’an’ı gerçekten biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz.” (Seyyid Kutub, 15/9)        

“Herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz.” (Diyanet Vakfı Meali, 2/106)




YARARLANILAN ESERLER

(Ayverdi), İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük 2011

(Diyanet), Dînî Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 2006

(Cebecioğlu), Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf  Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü

(Sevinçgül), Ömer Sevinçgül, Küçük Lügat 2005

(Nişanyan), Sevan Nişanyan, Nişanyan Sözlük, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi

(Mehmet Aydın), Prof. Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Nüve Kültür Merkezi 2005

(Demirci), Prof. Dr. Muhsin Demirci/ Kur’an Tarihi/ İFAV, Ekim 2012, 5. Baskı; Eylül 2016, 9. Baskı

(Taberi), Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri/ Hisar Yayınevi

(Seyyid Kutup), Seyyid Kutup, Kur’an’ı Kerim Türkçe Açıklaması, Fizilal’il Kur’an(Kur’an’ın Gölgesinde) Tefsiri

(Diyanet Vakfı Meali), Prof. Dr. Hayrettin Karaman,  Prof. Dr. Ali Özek,  Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı,  Prof. Dr. Sadrettin Gümüş,  Doç. Dr. Ali Turgut, Türkiye Diyanet Vakfı Kur’an-ı Kerim Meali

(TDK), Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük

(Kanar), Prof. Dr. Mehmet Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü

(Nişanyan 2), Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü 4. Baskı